Venedik'in
Gondolları Neden Siyahtır?
Hepimiz
duymuşuzdur değil mi? Binlerce gizem binlerce bilinmezlik binlerce
soru ve cevapları aslında her seferinde başka türlü verilen
birçok Venedik söylencesi olduğunu? Bunlardan bir tanesi işte:
Venedik'in gondolları neden siyahtır?
Venedik
Cumhuriyeti'nin uzun yüzyıllar boyunca en önemli sembollerinden
biri olan gondolları için çok çeşitli efsaneler üretilmiştir.
Gondolların boyutları, bunların hep aynı standart olup olmadığı,
motorlu mu çalıştığı yoksa gerçekten gondolcunun bilek gücüyle
mi hareket ettiği, hep turistik gezi amaçlı mı kullanıldığı
yoksa bir zamanların ulaşım aracı da olup olmadığı gibi bir
sürü şey hep merak edilip durmuştur.
Peki,
gerçekte hiç düşündünüz mü, Venedik'in gondolları neden
siyahtır? Bunu elbette düşündünüz, en azından ben
düşündüğünüzü biliyorum; çünkü Venedik'i her gezdirdiğim
turist bana bu soruyu muhakkak sordu: Serap, Venedik'in gondolları
neden siyahtır?
Efendim,
derler ki vebadır bunun sorumlusu. Yüzyıllarca ''Serenissima''
yani dünyanın en huzurlu devletini etkisi altına alan veba
salgınları bir dönem öyle şiddetli bir hale gelmiş ki, her gün
yüzlerce insan bu illetten dolayı hayatını kaybetmeye başlamış
ve bu yüzlerce insanın cesedi Venediklilerin gondollarıyla
mezarlıklara taşınmak zorunda kalmış. İşte bu nedenle de
Venediklilerin gondolları zamanla yasın rengi olan siyaha
bürünmüşler.
Bana
bu hüzünlü hikâye ilk defa anlatıldığında, gerçekten de
bunun doğru olup olamayacağını çok merak etmiştim. O nedenle de
bir keresinde Venedikli bir arkadaşıma bu hikayenin aslını
sormuştum. Arkadaşım da sorumu yüzüne yerleştirdiği kocaman
bir tebessüm eşliğinde yanıtlamıştı:
-Serap,
esasında hikâyenin gerçeği nedir? ben de tam olarak bilemiyorum
şimdi. Doğuştan bir Venedikli olarak sizin merak ettiğiniz bu
gibi şeyleri hiç merak etmedim ben; Burada yaşarken aslında hayat
sana olağanüstü gelmez. Hep alışık olduğun düzeni normal
kabul edersin. Dünyanın başka bir şehrinde su senin yolun
olmayabilir. Belki de araba kullanmayı bilmiyor olmak bir
eksikliktir? İçinde yaşadığın adanın boyutları o kadar da
önemli değildir. O senin evindir ve bir Venedikli için dünya
üzerinde ''şehir'' olan tek yerdir. Venedik'ten sonrası nedir?
Venedik'ten ayrı mutlu olunur mu? …
-Gondollara
gelelim biz hadi. Ben bu işin aslının öyle veba gibi hüzünlü
bir hikayeye dayandığını sanmıyorum, Serap. Aslı nedir onu da
bilmiyorum; Fakat ben sana kendi gerçeğimi anlatabilirim tabi eğer
dinlemek istersen?
-Tabi
ki dinlemek isterim. Hatta bundan büyük bir keyif de alırım.
-Pekala,
Eskiden Venedik'te ulaşım araçları sadece gondollardan meydana
geliyormuş ve bu ada da yaşamakta olan herkesin de bir gondolu
muhakkak varmış ve bu gondolların hepsi de rengârenkmiş. Kiminin
sarı, kiminin pembe, kiminin yeşil, kiminin mavi… Ada insanı
geçimsizdir Serap, gülmez yüzü kolay kolay. Güne başlarken bile
bir mücadele, bitmeyen de bir kavga hali vardır bu şehirde.
Venedikli kendisiyle dahi kavga eder yeri geldiğinde. Kavga edecek
de hep bir sebep bulurlar. O nedenle gondolların bu çok renkliliği
de huzur vermemiş Venediklilere ve her gün: ''En güzel gondol
benimki ya da neden gondolunu benimkinin rengine boyadın bakayım!
Yok benim gondolum seninkinden daha güzel!'' diye türlü
bahanelerle kavgaya tutuşur olmuş adalılar. Cumhuriyet'in
yöneticileri çok kızmış Venediklilerin bu gondol kavgasına. Bu
nedenle bir yasa çıkartmaya ve bunu tüm şehre ilan etmeye karar
vermişler:
-''Bundan
sonra bütün gondollar siyah olacak!'' Bu karar üzerine çaresiz
kalan Venedikliler mecburen gondollarını siyaha boyamışlar. Çok
renklilik ve çok seslilik hali yerini siyahın ağırbaşlı hüznüne
bırakmış ve gondolcular da o günden sonra bir daha hiç kavga
etmemişler."
Venedik'in
gondolları zaman içerisinde şekilden şekilde girerek bugünkü
halini almışlar. 1500'lerdeki Venedik gondollarını ünlü
Venedikli ressam Gentile Bellini'nin meşhur bir tablosunda görelim:
Il Miracolo della Croce caduta nel canale di San Lorenzo (323x430 cm)
di Gentile Bellini.
Venedikliler
gondolları 1600 – 1700 yılları arasında daha çok kişisel
ulaşım ve taşımacılık için kullanmışlardır. Henüz keyif
amaçlı ve belli bir güzergahı izlemek gibi bir şey yoktur
anlayışlarında.
Venedikli
arkadaşımın anlattığı eğlenceli hikâyeyi çok sevmiş ve
benimsemiştim. Lakin bir gün gezdiğim en eski gondol
imalathanesinde 18. yüzyıldan beri tek işi gondol imal etmek olan
bir aileden gelen gondolcu ustası bana bu işin gerçeğini anlattı:
-"Gondollar
siyahtır; çünkü siyah uzun yüzyıllar boyunca suya en dayanıklı
renk olmuştur.
Bu
renk gondolun çok uzun ömürlü olmasını sağlar; zira gondola
siyah rengi veren zifttir. Zifti sürdükten sonra gondolun su almaz
kolay kolay.
-Ayrıca
gondol, her bölgesine özel sekiz ayrı cins tahtadan ve 280
parçadan imal edilir.
-Bir
gondolun üretimi bir yıllık süreyi alır.
-Yaklaşık
11 metre boyundadır ve asimetriktir.
-Kanalın
içinde giderken dengeyi sağlaması için sol tarafı sağ tarafına
göre daha geniş tutulur.
-Gondolun
uç kısmındaki demir, tıpkı Venedik Doçu'nun taktığı şapka
gibi, Venedik'in her bir bölgesini temsilen 6 parçalıdır ve diğer
kısmındaki demir çıkıntı ise, Giudecca adasını temsil eder.
-Köprü gibi ortadan yükselen tahtalar Rialto Köprüsünü,
-Köprünün
üzerindeki yapraklı nakışlar üç adayı: Murano, Burano,
Torcello'yu
-Ayrıca
''S'' biçimli figürler de Kanal Grande'yi temsil derler.
Gondolların
her bir gondol bir servet değerindedir ve bu serveti koruyan onu
daha uzun süre suyun içinde tutacak olan zifte uzun yüzyıllar
boyunca ihtiyaç duyulmuştur. Şimdiki teknoloji ile artık
gondolunu istediğin her renge boyayabilirsin; ama siyah renk artık
bir semboldür ve gondola da en çok yakışan renktir. Mavi limuzin
olur mu hiç? Biz gondola limuzinin suda gideni deriz."
''Gondola binmek lüks işidir.''
-"Bütün
hikaye kadar mı yani? Ama bu hiç romantik değil?" Haksızlık
bu!
-"Ama
gerçek bu!"
Hikayenin
aslını burada bitirmeyip biz gene gondolları boyamaya başlayalım
hadi. Teknoloji ilerlediğinde Venedikliler boyaların gücünü de
keşfederler. Artık zift kullanmadan da rengarenk boyanan gondollar
suya dayanabilmektedir. Gondolcu mavi, yeşili sarı, mor rengarenk
boyadığı gondolu bir de güzel süsler. Sevdiği objelerini
gondoluna koyup öylece şehrin kanallarında süzülmeye başlar…
Venedikli soylular hep birden fazla gondol sahibi olmuşlardır. O
nedenle de taşımacılıkta kullandıkları gondollarda daha sade
olmayı seçerlerken sadece gezinti ve hoş vakit geçirme amaçlı
kullandıkları gondollarını oldukça süslü ve kıymetli
objelerle süslemeyi tercih ederler. Aynı zamanda gondollarda müzik
dinleme alışkanlığı da işte bu 17. yüzyılın bir alışkanlığı
olarak şimdilik turist eğlencesi gondollara miras kalır.
1609
yılında ise Venedik Senato'su bir karar çıkarttırır ve
gondolların dekorasyonu konusunda bir sınırlama getirir.
Ben
yine de bana soranlara tarihçi tarafımın gerçekçiliği yerine
masallar âleminin çekiciliği ile en güzel renkli gondol için
kavga eden gondolcuları anlatıyorum hala ve o dönemlerde
yaşasaydım pembe renkli bir gondolum olurdu ve muhtemelen o
kavgacılardan biri olurdum diyorum.
Gondolcular
önünüzden geçerken "gondola gondola" diye bağırırlar.
Bir de bütün yolları çok iyi bilirler. Adres sormak için doğru
adres gondolculardır; ancak asla İtalyanca konuşmazlar. Venedikçe
bilmiyorsanız onları anlamanız çok zordur.
Bir
de gondollarda genellikle Japon turistler görürsünüz. O gondola
saati 80 euro verip hala mutlu olmayı başardıkları için
sizi hayrete düşürürler.
Arşivin
hemen yanında bulunan kanala gondolcular gondollarıyla
park ediyorlar. Öğlen saatlerinde hava almak için meydana
çıktığımda hep gondolcularla karşılaşıyorum. Bir keresinde
öğlen yemeği niyetine getirdiğim cevizleri kırmaya çalışırken
bir gondolcunun dikkatini çektim sanırım. Güçlü kaslarını
daha da gerinip ortaya çıkaran gondolcu: " Amore, secondo me
ti serve una mano." "Aşkım, Bence sana bir yardım
gerekiyor." diye yanıma yaklaştı. Cevizleri elimden alıp bir
bir elleriyle kırıp bana tekrar uzattı. Bir gondolcu ile ilk
diyalogum da böyle gelişmiş oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder