29 Şubat 2016 Pazartesi

Şehzade Cihangir neden öldü? Suçlular ve günahın girdabında bir kadın: Hürrem Sultan


Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın 1531 yılında İstanbul’da doğan biricik oğulları Şehzade Cihangir hakkında nadir de olsa Venedik kayıtlarında çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Bunların en dikkat çekiç olanı ise şehzadenin ölümünün ardından Venedik baylosunun, Senato’ya yazmış olduğu bir mektupta geçen kısa bir ifadedir. Şehzadenin ölüm nedenine değinmeden önce hakkında az da olsa elimizde olan bilgiler üzerinde duralım.
Doğuştan kambur olan ve kısa ömrü boyunca da sürekli sağlık problemi yaşayan şehzade bu nedenle İstanbul’daki saraydan ayrılıp bir sancağın başına geçmeyi de tercih etmemiştir. Bu sağlık problemleri aynı zamanda şehzadeyi Sultan Süleyman’ın diğer oğulları arasında baş gösterecek olan iktidar mücadelesinin de dışında tutmuştur. Her hangi bir sancağa atanma talebinin olmaması da bu durumun açık bir göstergesi sayılabilir.
Babasının Dert Ortağıydı
İbrahim Paşa’nın hayatta olduğu dönemde düzenli aralıklarla Sultan Süleyman ile ava gittiği bilinmektedir. Baylosun aktardıklarına göre, Paşa’nın vefatının ardından Sultan Süleyman’ın gezilerinde küçük oğlu Cihangir ona eşlik eden kişi olmuştur. Sultan Süleyman ile at sırtında uzun saatler boyunca gezinti yapan Cihangir böylece zaman içinde Sultan’ın dert ortağı haline gelmiştir.
Fiziki yapısından dolayı oldukça için kapanık olduğu söylenen Şehzade Cihangir’in zarîfî mahlasıyla şiirler yazdığı bilinmektedir. Kısa ömrü boyunca kendine ait bir haremi de olmayan şehzade genellikle İstanbul’da kalmayı tercih ederken, Nahcivan seferinde babasının yanında olmayı tercih etmiştir.

Şehzade’nin Vefatı
Bilindiği üzere Şehzade Cihangir 1553 yılında ağabeyi Şehzade Mustafa’nın hemen ardından babası Sultan Süleyman ile Halep’te olduğu sırada vefat etmiştir. Birçok kayıtta ölümü ağabeyinin bizzat babası tarafından verilen emirle boğdurulmasının üzüntüsüne dayanamadığı ve bu nedenle de kederden öldüğü bildirilen şehzadenin ölümü ile ilgili olarak Venedik kaynaklarında farklı ve oldukça dikkat çekici bir iddia bulunmaktadır.

Venedik kaynakları Cihangir’in ölümü için ne diyor?
1553 yılı 16 Aralık’ta Senato’ya baylostan ulaşan mektupta Sultan Süleyman’ın küçük oğlu Cihangir’in ölümüyle ilgili oldukça ilginç bir bilgi dikkatleri çekmektedir. Bilinenin aksine kardeşi Şehzade Mustafa’nın ölümünün ardından üzüntüden öldüğü bilinen Şehzade Cihangir’in esas ölüm nedeni Venedik kayıtlarına başka türlü yansımıştır. Buna göre 24 yasındaki şehzade 28 Ağustos 1553 tarihinde Halep’te vebadan dolayı ölmüştür. Na’şı Vezir-i ‘azam Rüstem Paşa tarafından İstanbul’a getirtilen şehzade kardeşi Sultan Mehmed adına yapılan Şehzadebaşı Camii’sinde kendisine ayrılan yere defnedilir. Elbette Venediklilerin, Senato’ya yazdıkları her mektubun doğruluğundan yüze yüz emin olamayız. Çünkü bayloslar bazı gelişmeleri Venedik Senato’sunun tepkisini çekmemek adına gizlemeyi tercih etmişlerdir. Bazen de olaylar hakkında yanlış bilgi edinip dolayısıyla Venedik’i de yanıltmışlardır. Elbette bir de dil probleminden dolayı anlaşılması zor durumların yaşandığı da bir gerçektir. Ancak Şehzade Cihangir’in ölümünü bu çerçevede değerlendirdiğimizde karşımıza Venedik’in bu durumda Şehzade’nin ölümüyle çok da fazla ilgilenmedikleri net olarak anlaşılacaktır. Kaldı ki Şehzade Mustafa’nın ölümü ile ilgili yaşanan gelişmelerde dahi çevirmeninden aldığı bütün bilgileri eksiksiz olarak Senato’ya ileten baylos sözlerini Senato’yu çok da ilgilendirmeyen bu konularla onları meşgul ettiği için özür dilemekte ve bu gibi gelişmelerin Venedik’le doğrudan ilgisi olmadığını söyleyip kendince daha önemli konulara geçmekte, mesela Turgut Reis’in denizlerde Venediklilere karşı olan atakları hakkında ayrıntılı olarak Senato’ya bilgi vermektedir.

Şehzade’nin gerçek ölüm nedeni o halde ne olabilir?
Ağabeyi Mustafa’nın vefatı muhtemeldir ki Şehzade Cihangir üzerinde çok tesir etmiştir. Daha önce babasına seferlerinde eşlik etmeyen şehzadenin bu zorlu seferde bulunma isteği aldığı duyumlar gereği ağabeyini koruma isteği olabilir. Belki de Şehzade gerçekten Venediklilerin aktardıkları gibi vebadan ölmüştür, ama hastalığını da ağabeyine olan acısı tetiklemiştir. Bu konu tarihin bir gizemi olarak tartışmaya açık bir şekilde önümüzde duruyor. Bir gün elimize başka kaynaklar ulaşırsa belki bu gizem de çözülür. Ancak burada önemli olan başka bir ayrıntı daha var. O da yaratılmak istenen algıdır.
Şehzade Cihangir ve Şehzade Mustafa’nın ölümlerinin yansımaları
Osmanlı kronikleri sürekli olarak Şehzade Cihangir’in Hürrem Sultan’dan olma öz kardeşlerinin kendisinin kambur olmasından dolayı kendisiyle alay ettikleri üzerinde dururlar. Ancak unutulmamalıdır ki Şehzade Mustafa’nın vefatının ardından Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa hakkında yaratılan olumsuz imajda Şehzade Mustafa’ya gönülden bağlı olanların ciddi bir tesiri olmuştur. Hürrem Sultan’ın, Mustafa’nın yaşaması ve saltanatı devralmasının neticesi olarak dört erkek evladını kaybedeceği gerçeği yine bu kesimler tarafından genellikle göz ardı edilir. Hürrem Sultan’ın haksızlığı içkiye düşkünlüğü ile tanınan oğlunun tahta geçmesiyle yine aynı kesimce koz olarak dile getirilir. Buna göre Şehzade Mustafa cengaver bir yiğittir. Sultan Süleyman da dâhil olmak üzere cihan böyle yiğit bir şehzade görmemiştir. Mustafa’nın ölümü büyük kayıptır ve Selim de zaten sarhoş ve seferde ordusunun başında olamayacak kadar da beceriksizdir. Zaten Osmanlı’nın ‘Kadınlar Saltanatı’ da onunla başlar. Kadının elini sürdüğü iktidarlar mahvolmaya, çürümeye mahkumdur. Bu görüş uzun yüzyıllar boyunca savunulmuş ve bir çok tarih kitabında kadınların eline geçen saltanat karalanmış, lanetlemiştir Oysa son yıllarda ortaya serilen araştırmalarda bu dönemin kadınlarının yani Hürrem Sultan, Mihrimah Sultan, Nurbanu Sultan, Safiye Sultan ve elbette Kösem Sultan’ın devletin çıkarlarına ters düşen kararlar almadıkları, aksine yönetimde bir çok erkekten çok daha başarılı olduklarını da göler önüne sermiştir.

Şehzade’nin ölümünün ardından yaşananlar
Şehzade Mustafa’nın ölümünün arkasında Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa ikilisinin entrikaları olduğunu iddia edenler, Şehzade Cihangir’in Mustafa’nın hemen ardından Cihangir’in vefatının bir nevi ilahi adaletin yerini bulması olarak yorumlamışlardır. Şehzade Cihangir’in ölümü belki de en çok babası Sultan Süleyman’ı etkilemişti. Devletinin bekası için büyük oğlu Mustafa’nın ardından Mustafa’nın oğlu Mehmet’in de ölüm fermanını veren Sultan Süleyman, küçük oğlu Cihangir’in kaybından bir baba olarak etkilenmiş ve oğlunun yasını da tutmuş ayrıca İstanbul’da bir semte de oğlunun adını vermiş ve Cihangir semtine camii, tekke, türbe ve zaviye yaptırmıştır. Sultan Süleyman’ın Mustafa’nın ölüm emrini verirken soğukkanlılığını koruması ve ardından da torununu ölüme mahkum etmesi onun zalimlikle suçlanmasına neden olmuştur. Fakat iade-i itibar yapma adına bir çok tarihçi yine bu süreci de ele almış ve esasında Sultan Süleyman’ın bu kararından dolayı sonrasında pişman olduğunu, Mustafa’nın haksız yere ölümüne neden olduğunu anladığını dile getirmişlerdir. Bu durumda geriye bir tek suçlu kalmıştır. O da her zaman ki gibi Adem’e elmayı yediren Havva örneğinde olduğu gibi, günahın girdabında, şeytana dahi pabucunu ters giydirebilecek kadar kurnaz ve bütün uğursuzluğuyla Osmanlı’nın sonunu getiren kadındır yani Hürrem Sultan’dır (!).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İtalya'da Yaşamak

Yurtdışı deneyimleri İtalya’nın birçok şehrinde sıklıkla misafirlerimi gezdiriyorum. Büyük bir hevesle geliyorlar ve İtalya’da bulunma...