Heyecan
sardı yine San Marco’nun aslanlı şehrini... Yine bir Venedik
Bienali ve yine sanat kokan şehrin sanatseverlere büyük hizmeti...
Bienal bilindiği üzere son yüzyılın en rağbet gören sanat
organizasyonu olarak ilk defa Venedik’te açılmış ve daha sonra
dünyanın bir çok farklı şehirlerinde de devam etmişti. Kelime
anlamı her ne kadar “biennale” yani iki yılda bir anlamı
taşısa da esasında bu etkinlik Venedik’te bir yıl sanat bir yıl
da mimari bienali olarak her yıl düzenleniyor. Ben şahsen özel
ilgi alanıma girdiği için mimari bienaline karşı hep daha
yakından ilgi duyuyorum. Dünyadaki mimari gelişimleri ve günümüz
yaşantısının güncel mimariye olan etkisini bienal sergilerinde
fazlasıyla hissediyorum ve bana kalanlar kendi yaşam alanımı
yeniden dizayn etmemde bana çok yardımcı oluyor. Sizler de bu
büyük sanat etkinliğini görmek ve hayatınıza doyasıya sanat
katmak için hadi yola çıkın ve Venedik’e gelin.
Dünyanın
en büyük bienal organizasyonuna ev sahipliği yapan Venedik şehri
16. kez mimarlar için evinin kapılarını, bahçelerini,
tersanelerini, tarihi saraylarını ve meydanlarını sanatseverlerle
buluşmak üzere açıyor. 26 Mayıs-25 Kasım 2018’de Venedik’te
Arsenale ve Giardini iki ana merkez olmak üzere şehrin bir çok
farklı noktasında açılacak olan sergilerle altı ay boyunca sabah
10.00’dan akşam 18.00’e kadar açık kalacak olan sergi alanları
sanat severleri ve bienal müdavimlerini bekliyor olacak. (Bienal
alanı sadece dört pazartesi günü kapalı olacak: 28 Mayıs, 13
Ağustos, 3 Eylül ve 19 Kasım).
Türkiye’nin
pavyonunun da bulunduğu iki önemli sergi alanı olan Giardini ve
Arsenale bölgesi birer girişli olmak üzere, iki farklı gün ya da
aynı günde 25 Euro karşılığındaki bilet ile gezilebilir.
Freespace
16.
Mimarlık Bienalinin
iki kuratörü olan Yvonna Farrelle ve Shelley McNamara, 7
Haziran 2017 tarihinde Bienal başkanı Paolo Baratta ile yaptıkları
basın toplantısında “Freespace”
yani
“Serbest Mekan” başlığını bienale
tema
olarak seçtiklerini
ilan ettiler.
İnsanlar
ve mekanlar arasındaki anlamlı bağı besleyen ve destekleyen
mimarlığın temel yeterliliğini sürdüren kavramların
"cömertlik"
ve "düşüncelilik"
olduğuna inanan Yvonne Farrell ve Shelley McNamara, bu iki kavramı
serginin odağı haline getiriyor. Mimarlık, özünü iyimserlik ve
devamlılıktan alan bu kavramları, cömertlik ve küratörlerin
nitelendirdiği ‘Serbest Mekan’ı takas etmek için duyulan tutku
ile somutlaştırıyor. Farrell ve McNamara, mimarlıktaki insan,
mekan, zaman ve tarihe dayanan çeşitlilik, özgüllük ve
devamlılığı ortaya çıkarmak ve bu dinamik gezegen üzerindeki
mimarlık kültürünü ve ilişkisini sürdürmek adına tüm
katılımcıları kendi ‘Serbest Mekan’larını Venedik’e
taşımaya davet ediyor.
Bienal
sergisi, ‘Freespace' teması çerçevesinde, yüzeyin değişim,
zenginlik ve maddeselliği; hareketin düzenlenip sıralanması,
mimarinin somutlaşan gücünün ve güzelliğinin açığa
çıkarılması gibi, mimarlığın temel niteliklerini ele alan
örnek, öneri ve işleri bir araya getirecek. Ölçek ve niteliğin
mekansal ve fiziksel varlığını gözler önüne serecek olan
serginin, özellikle mimarlığın karmaşık mekansal doğasıyla
iletişim kurarak ziyaretçiyi etkilemesi bekleniyor.
Küratörler,
mimarlığı daha kapsamlı şekilde anlamak, temel mimari değerler
hakkında tartışma başlatmak, mimarlığın insanlığa yaptığı
kanıtlanmış ve kalıcı katkıları kutlamak üzere bienal
ziyaretçilerinin etkin duygusal ve entelektüel katılımını
bekliyor.
Serbest
Mekan algısının sunduğu çağrışımlar insan ruhunun cömertliği
ile birleşecek ve günümüz dünyasının ihtiyaçlarına mimari
alanında cevap vermeye çalışacak. Venedik bu anlamda bienalin
teması ile uyumlu şekilde büyük mekanlarını sanatçıların
hizmetine sunuyor. Yaklaşık on yıldır bu şehirde yaşayan bir
akademisyen olarak söyleyebilirim ki bu şehir bir zamanlar şehrin
koruyucusu olan Aziz Markus’un tüccarlarına Doğu Akdeniz’i
fethetme imkanı vermişti, günümüzde ise aynı şehir eşsiz
güzelliği ve görkemli geçmişinden geriye kalan harebe olmaya yüz
tutmuş binaları ile sanat severleri fethediyor. Bienal zamanı
bütün şehir dünyanın dört bir tarafından gelen sanatseverleri
bir araya getiriyor. Açılış kokteyllerinde günümüz sanat
dünyasının belki de yıldızlaşan artistleri ile birebir tanışma
ve hatta uzunca sohbet etme imkanı bile bulunuyor.
Esasında
çoğu insanın yabancı olduğu modern sanat anlayışı ve bu
anlayışın temsilcisi olan sanatçılar için Venedik bienali adeta
bir oksijen çadırı vazifesi görüyor. Sanatçı derdini anlatmaya
çalışırken yüzbinlerce insan da sanatçının aktarımından bir
mana çıkartmaya çalışıyor. On yıldır tadına vara vara ve
gerçekten özümseyerek gezdiğim bienal sergileri içerisinde
sanatın esasında yaşayan bir varlık gibi içinde bulunduğu ortam
ve durum ile şekillendiğini gördüm. Günümüz insanının
varolan bütün problemleri son yılların bienal etkinliklerinde
işlenen konuların başında geldi: Suriye’de yaşanan iç savaş,
Akdeniz’de batan botların ardından yitip giden hayatlar, karaya
vuran bedenler, azınlıkların günümüz siyasi anlayışında
sürdürdükleri yaşam biçimleri, insanoğlunun doğaya verdiği
zarar ve mekanikleşen hayatlar, toprağa değmeyen ayaklar,
estetikten yoksun yaşam alanları ve bir yandan da hala korumaya
çalıştığımız öz benliklerimiz, köklerimizden gelen
alışkanlıklarımız, eskiye olan özlemlerimiz ve bitmek bilmeyen
ihtiyaçlarımız... Sanat severlerin en çok ilgisini çeken
çalışmalar umut vaadedenler oluyor. Mesela geçen sene Lorenzo
Quinn tarafından Ca’ Sagredo otelinin ön yüzüne yerleştirilen
zarif eller “Support” adı ile neredeyse bir yıl boyunca yerinde
kaldı. Uzun süredir kendi problemleri ile boğuşan şehir
Lorenzo’nun elleri ile adeta küresel ısınmaya, denizaltında
kalarak sonsuzluğu uğurlanmaya, kaybetmeye mahkum olmadığını
farketti ve şöyle dedi: hem zaten bazen minicik bir dokunuştur
bize hayat veren...
Türkiye
Pavyonu
Türkiye,
Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi’nde ilk kez 1991
yılında Beral Madra’nın kişisel çabaları ve TC Kültür ve
Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle yer aldı. Beral Madra,
1991-2001 yılları arasında bienalde yer alan Türkiye sergilerinin
küratörlüğü ve komiserliğini üstlendi. 2003
yılında TC Dışişleri Bakanlığı’nın da desteğiyle bir
mekan
kiralama kararı alındı ve
ilk Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğü ve komiserliğini de 2007
yılına dek Türkiye’nin Venedik Bienali’ne katılımını
sağlayan Beral Madra üstlendi. Aynı
yıl İstanbul
Kültür Sanat Vakfı Türkiye
pavyonunu düzenleme görevini devraldı.
İstanbul
Kültür Sanat Vakfı’nın girişimi ve 21 destekçinin
katkılarıyla Türkiye, 2014 yılından itibaren Venedik Bienali’nde
uzun süreli bir mekâna sahip oldu. Arsenale’de 2014-2034 yılları
arasında tahsis edilen bu mekân sayesinde Türkiye Pavyonu, 2014
yılında ilk kez Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde
de yer aldı.
Türkiye
Pavyonu Sponsorları
Türkiye
Pavyonu, TC Dışişleri Bakanlığı ile TC Kültür ve Turizm
Bakanlığı himayesinde gerçekleştiriliyor.
Uluslararası
Sanat Sergisi’nde yer alan Türkiye Pavyonu 2007 yılında Garanti
Bankası tarafından desteklenirken, 2009 yılında İKSV'nin kendi
imkânları ile yapıldı. 2007’de başlatılan Venedik Bienali
Türkiye Pavyonu Dostları programı 2011 yılında da pavyonun
gerçekleştirilmesine katkıda bulundu. 2011, 2013 ve 2015’te
sponsorluğu Fiat tarafından üstlenilen Venedik Bienali
Uluslararası Sanat Sergisi Türkiye Pavyonu, 2013 ve 2015 yıllarında
SAHA Derneği’nin prodüksiyon desteğiyle gerçekleştirildi.
2014
yılında 14. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde yer alan Türkiye
Pavyonu ise Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda,
Häfele’nin prodüksiyon desteğiyle gerçekleştirildi.
Türkiye’nin
Venedik Bienali sergilerinde uzun süreli bir mekânda yer almasını
sağlayan kişi ve kurumlar arasında Akbank, Mehveş-Dalınç
Arıburnu, Berrak-Nezih Barut, Ali Raif Dinçkök, Vuslat Doğan
Sabancı, Füsun-Faruk Eczacıbaşı, Oya-Bülent Eczacıbaşı, Enka
Vakfı, Nesrin Esirtgen, Eti Gıda San. ve Tic. AŞ, Ahu-Can Has,
Öner Kocabeyoğlu, MAÇAKIZI, Tansa Mermerci Ekşioğlu, Polimeks
Holding, SAHA, Taha Tatlıcı, T. Garanti Bankası AŞ, Vehbi Koç
Vakfı, Zafer Yıldırım, Yıldız Holding AŞ yer alıyor.
2018
yılı 16. Venedik Bienli Türkiye Pavyonu
Küratörlüğünü
mimar Kerem Piker'in, yardımcı küratörlüğünü Cansu Cürgen,
Yelta Köm, Nizam Onur Sönmez, Yağız Söylev ve Erdem Tüzün'ün
üstlendiği Vardiya projesi kapsamında bienal süresince haftalık
vardiyalar hâlinde Venedik'e gidecek mimarlık öğrencileri
bienalin bu yılki teması Freespace/Serbestmekân kavramı
çerçevesinde geniş katılımlı bir projeye dahil olacak.
Türkiye
Pavyonu'nun İlk Konuğu Emre Arolat
Türkiye
Pavyonu, Vardiya projesi kapsamında bienal süresince, Emre Arolat,
Eva Franch Gilabert, Juhani Pallasmaa, Jan Boelen ve Refik Anadol
gibi mimarlık ve tasarım dünyasının önde gelen isimlerini konuk
konuşmacı olarak ağırlayacak.
Atölye
katılımcılarıyla tüm bienal ziyaretçilerine açık olacak
konuşmaların ilkinin konuğu mimar Emre Arolat olacak. Emre Arolat
bienalin ilk hafta sonunda, Türkiye Pavyonu'nda 27 Mayıs Pazar günü
saat 14.00'te bir sohbet gerçekleştirilecek. Konuşma, Vardiya'nın
YouTube kanalından da canlı izlenebilecek.
Bienal
süresince konuk konuşmacıların yanı sıra, farklı alanlardan
isimlerin katılımıyla 50 çevrimiçi yuvarlak masa oturumu da
gerçekleştirilecek. Aralarında Bernard Khoury, Andrew Kovacs, Han
Tümertekin ve Cynthia Davidson gibi mimarlık ve tasarım dünyasının
önde gelen isimlerinin bulunduğu konuşmacılar, oturumlarda atölye
katılımcılarıyla beraber "Bienal ne için var?",
"Bienal kimin için var?" ve "Bienal ne işe yarar?"
sorularını irdeleyecek.
Vardiya
Etkinlikleri YouTube Kanalı ve Blog Üzerinden Canlı Takip
Edilebilecek
Vardiya
süresince gerçekleştirilecek tüm atölye ve üretimler
vardiyaxpress.com adresinden takip edilebilecek. 27 Mayıs'ta
başlayacak ilk atölyeyle beraber Vardiya'nın güncel programı,
katılımcılarının üretimleri, çeşitli yazılar, konuk
konuşmacıların konuşmaları, dijital yuvarlak masa oturumları
gibi projeye dair pek çok bilgi ve habere vardiyaxpress.com adresi
üzerinden erişilebilecek.
Venedik
Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi boyunca Türkiye
Pavyonu’nda gerçekleştirilen tüm konuşmalar ve çevrimiçi
yuvarlak masa oturumları ise bienal boyunca Vardiya’nın YouTube
kanalından (Vardiya Online:
https://www.youtube.com/channel/UC_NTyZaDvOwX_kDJ47FQTIQ
takip edilebilecek. Mimarlık okulu öğrencilerinin, Vardiya
projesine başvururken hazırladıkları, “Bienal
ne için var?”,
“Bienal
kimin için var?” ve “Bienal ne işe yarar?”
sorularından en az birine cevap verdikleri bir dakikayı geçmeyen
videolara da projenin Youtube kanalından erişmek mümkün.
Faydalanılan
siteler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder