15 Şubat 2014 Cumartesi

Şehzade Mustafa'nın Ardından Oğlu Şehzade Mehmed'in Ölümü



Şehzade Mustafa’nın oğluna da kıymışlardı!
Venediklilerin aktardığı şekliyle Mustafa’nın Ölümünün ardından yaşananlar gerçekler
Venedik Baylosu Domenico Trevisan, Şehzade Mustafa’nın ölümünün ardından yaşanan süreci en ince ayrıntılarıyla Venedik Senato’suna aktarmak üzere tercümanı olan Salvago’yu Amasya’ya gönderir. Şehzade Mustafa’nın ölümü ile ilgili olarak tercüman olan Salvago sık sık baylosa şifretli mektuplar atar ve aynı şekilde baylos da Senato'ya yönelik olarak olayları şifreli mektuplar halinde kaleme alır. Venedik’te çözülen bu mektuplar Senato tarafından da merakla okunur.

Venedik Baylosu'nun bildirdikleri
Trevisan’ın 30 Mart 1554 tarihli mektubundan Venedik Senato’suna aktardığı kadarıyla; Şehzade Mustafa’nın bizzat babası Sultan Süleyman tarafından ölüm fermanının verilmesinin ardından oldukça hareketli bir dönem yaşanmıştır. Mustafa’nın boğdurulması tansiyonu arttırdığı gibi yeniçerilerin de Sultan Süleyman'a, Rüstem Paşa’ya, Hürrem Sultan’a ve onun oğullarına olan tepkilerini arttırmıştır. Bu nedenle Sultan Süleyman bu tepkileri azaltmak adına Rüstem Paşa’yı vezir-i ‘azamlıktan almış ve yerine Kara Mustafa Paşa’yı atamıştır. Fakat askerin öfkesi gittikçe artmış ve hem Sultan Süleyman’a hem de Şehzade Mustafa’nın ölümüne neden olanlara karşı ciddi bir tepkiye yol açmıştır.


Şehzade Mustafa'nın ölümünün ardından yaşananlar
Bu süreçten sonra Sultan Süleyman’ın askerlere karşı kararlılığını sürdürmesi daha da zorunlu hale gelmiştir. Sultan Mustafa’nın Osmanlı tahtına geçmesini isteyen ve şehzadenin ölümünün ardından büyük bir hüsrana uğrayan yeniçerilerin bundan sonraki hamleleri Sultan Süleyman ve onun Hürrem Sultan’dan olan oğullarına karşı Şehzade Mustafa’nın o sıralarda on-on bir yaşlarında olan oğlu Mehmed’in başının korunması kararı olur. Baylosun aktardığının aksine muhtemelen o sıralarda yedi-sekiz yaşlarında olması gereken Şehzade Mehmed askerin Osmanlı saltanatı için yeni umudu olmuştu.

Küçük Şehzade hayatta kalsın diye sürdürülen çabalar
Şehzade Mustafa’nın ölümünün ardından oldukça zor bir süreç geçiren Mahidevran Sultan’ın artık tek düşüncesi biricik torununun geleceğidir. Bu gelecek de yine Sultan Süleyman’ın bir emri ile şekillenecektir. Mahidevran Sultan torununun sağlığı için onu korumak ve geçimlerini sağlamak için oğlunun canını alan Sultan Süleyman'a bir arz sunar ve kendilerine geçimlerinin sağlanması için bir ücret talebinde bulunur. Bu arz ile Sultan Süleyman’a bir şekilde bağlılığını yine sunmuş olan Mahidevran Sultan’ın küçük şehzadenin hayatta kalmasından başka bir beklentisinin olmadığı da böylece anlaşılmış olur. Sultan Süleyman bu nedenle veziri olan İbrahim Paşa’yı Mahidevra Sultan’a gönderir. İbrahim Paşa Mahidevran Sultan’a, Sultan Süleyman’ın emirlerini iletir. Buna göre aylık olmak üzere Mahidevran için iki yüz torunu Şehzade Mehmed için ise  üç yüz aspri gelirleri olacaktır.

Sultan Süleyman elini kana bulamaya devam edecek mi?
Bütün bunlara karşın Venedik Baylosu Trevisan’ın ifade ettiği şekliyle Sultan Süleyman can almaya devam etmekte ve kendi soyundan gelenlerin canlarıyla elini kana bulamaktadır. Yeniçeriler artık her yerde küçük şehzadenin başını korumaktan bahsetmekte ve Sultan Süleyman da bunlara tedbir olarak yine Mahidevran Sultan ile Mustafa’nın kadınlarıyla uzlaşmaya gitmeye çalışmaktadır. Bu sırada bizzat Sultan Süleyman tarafından verilen bir hüküm ile Vezir İbrahim Paşa Bursa’ya gönderilir. Yeniçerilerin yeminlerle Şehzade’nin başını korumaya yönelik çabalarına karşılık Sultan Süleyman hem elini çabuk tutmak hem de tedbiri elden bırakmamak çabasıyla bu görevlendirmeyi gerçekleştirir.

Vezir İbrahim Paşa'ya verilen emir neydi?
İbrahim Paşa’ya verilen emirde Mahidevran Sultan’ın ve Mustafa’nın hanımlarının Bursa’da Sultan Süleyman’a ait olan bir saraya yerleştirilmesidir. Sadece karınlarını doyuracak kadar yiyecek verilmesi şartıyla hanım sultanlar Bursa sarayında tutulması Sultan Süleyman’ın arzusudur. Görünen o ki Sultan Süleyman’ın öfkesi Şehzade Mustafa’nın ölümü ile bile son bulmamıştır.

Turgut Reis Mahidevran Sultan'ı ziyarete gidiyor
Bu arada bir de ilginç gelişme yaşanır. O sıralarda iki gemisiyle Bursa’ya doğru gelmekte olan ve Şehzade Mustafa’nın boğdurulduğunu öğrenen denizlerin cesur kaptanı Turgut Reis hemen Mahidevran Sultan’ı ve torununu ziyarete gider. Bir gün boyunca Mahidevran Sultan’ın yanınd kalan Turgut Reis, Sultan Süleyman tarafından verilen bir emir hakkında onunla konuşur. Buna göre Mahidevran Sultan, Sultan Süleyman’a ait olan Bursa’dai saraya gitmelidir. Rüstem Paşa ve onun kardeşi olan Kapudan-ı Derya Sinan Paşa ile bir türlü yıldızı barışmayan Turgut Reis, Mahidevran Sultan’ı ziyaret ederek şehzadeler savaşında kimden yana olduğunu da net olarak göstermiştir; hatta belki de bu nedenle asla Osmanlı Devleti’ne Kapudan-ı Deryalık yapamamıştır.

Şehzade Mehmed'i alıkoyan Vezir İbrahim Paşa'dan Mahidevran Sultan'a emir: Bizi takip edin!
Öte yandan emir verilmiş ve Mahidevran Sultan ile Mustafa’nın kadınları bir at arabası içinde Bursa’daki saraya gönderilmek üzere yola çıkarılmıştır. Vezir İbrahim Paşa güvenli şekilde Bursa Sarayı’na ulaşabilmeleri için kendisinin önden Şehzade Mehmed ile yola çıkacağını ve kadınların da onları bir at arabası ile takip etmeleri gerektiğini bildirmiştir. Mahidevran Sultan çaresiz vaziyette bu emri yerine getirir ve Mustafa’nın kadınlarıyla birlikte torununun peşinden gitmek üzere at arabasına biner.

Şehzade Mehmed'i bekleyen hazin son
Sultan kadınlar Bursa Sarayında Şehzade Mehmed ile buluşmak niyetindelerdir. Ancak İbrahim Paşa onlardan daha hızlı davranıp yola revan olmuştur. Mahidevran Sultan süratle torununa ulaşıp onu kurtarma telaşındayken, İbrahim Paşa, Şehzade Mehmet ile herkesten önce saraya ulaşır ve Sultan Süleyman tarafından bizzat kendisine verilen emri yerine getirmek üzere küçük şehzadeye doğru hızlı bir hamle yapar ve cellatlara bile fırsat vermeden Şehzade Mustafa’nın biricik oğlunu kendi elleriyle boğarak öldürür.

Şehzade'nin ölümü ve Mahidevran Sultan'ın acı çığlığı
Oğlunun ardından elinde sadece torunu kalan Mahidevran Sultan’ın torununu kurtarmaya ne gücü ne de zamanı olmaz. At arabasından indiği anda neler olup bittiğini anlar. Baylosun bu noktada bahsettiğine göre hanım sultanların acı çığlıkları çok uzaklardan bile duyulmuştur. Ancak neticede Sultan Süleyman tarafından verilen emir yerine getirilir ve ardından Mahidevran Sultan torununun boğulduğu o sarayda karın tokluğuna ölene kadar yaşamak zorunda bırakılır. Yıllar sonra tahta geçen II. Selim, Mahidevran Sultan’ın yoksulluğunun son bulması için kendisine rahatlıkla geçimini sürdürebilmesi için bir maaş bağlar.

Bu konu ile ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi almak için bkz. II. Turgut Reis Sempozyumu Bildiri Kitabı.

İtalya'da Yaşamak

Yurtdışı deneyimleri İtalya’nın birçok şehrinde sıklıkla misafirlerimi gezdiriyorum. Büyük bir hevesle geliyorlar ve İtalya’da bulunma...